28 Eylül 2012 Cuma

La Luna Look

Herkese kocaman sevgiler dileyerek başlayalım,

Geçtiğimiz günlerde La Luna Diyesim Var adlı bir post yazmıştım. Diktiğim bir t-shirtün yapım aşamalarını yayınlamıştım. Fakat bitmiş halini fotoğraflayamamıştım. Bugün Z fotoğrafladı :)

Z- Çalışkan arı gibi gösteriyorsun kendini. Son postlar hep senden. Ya ben?
F- Oyyyy senin diktiğin kazak tek başına akıllara zarar. Süper ötesi oldu. Çok yakında blogda. Bayılacaksınız.
Z- He canlarım ben de çalışıyorum. Dikiyorum ama henüz fırsat bulup yayınlayamadık. Hali hazırda üç dikiş postum var. Bir türlü dikişten fırsat bulamıyorum.

Anlayacağınız kış kreasyonu sağlam Z'nin :) Kazak bile dikiyor artık. Daha ne olsun değil mi?

Şimdi sizi fotoğraflarla başbaşa bırakıyoruz.

Öpüyoruz çok çok çok çooook.

25 Eylül 2012 Salı

F'nin Kırmızı Pantolonu

Merhabalar ben F. Biliyorum bu aralar hep "Ben F." diye başlıyor postlar ama az kaldı. Çok yakında Z sizlerle olacak. Bomba gibi parçalar dikti. Hepsini çalacağım :)

Z- Tarih tekerrürden ibarettir biliyorsun :)
F- Deneme atölyem benim. Sen çok yaşa!

Bu aralar pantolon takıntım var. Sürekli pantolon dikiyorum/alıyorum. Sebebi var ama; benim hiç pantolonum yoktu. Büyük bir etek koleksiyonum var. Özellikle blue jean. Fakat pantolonum yok. İlk sebebi zamanında sahip olduğum malum kilolardı. Pantolonla hoş bir görüntü oluşturmuyordu zira :) Sonra bir de etek daha bir kadınsı bir hava veriyor gibi geliyordu. Sonra ben azcık zayıflayınca, kendimi pantolon azmanı bir insan olarak buldum. Çok da iyi oldu. Çünkü inanılmaz rahat. Saatlerce ne giysem diye düşünmüyorum artık. Pantolon+t-shirt kurtarıcım oldu.

Kırmızı pantolonuma gelirsek; Bu postta siyahını diktiğim pantolonun tıpkısının aynısı. Sadece rengi kırmızı ve bir beden küçük :)




Dikim aşaması aynı şekilde, yalnız pay vermeden biçtim. Aynı patronu kullandım yani :) Tembel işi oldu biraz :)

Geri kalan kısım siyah pantolonda olduğu gibi.

Ve bitmiş haliyle;



Bu arada bu üzerimdeki minnak mavi üst Z'nin :) Eskiden S bedendi :)

Z- Dedim ama sana kalıbı büyük diye
F- Ben anlamam S beden giydim mi? Giydim :)
Z- Sen kaşındın o zaman!

Efendim postun bu kısmını benden okuyorsunuz. Ben Z. Aşağıda görmüş olduğunuz fotoğraflarda F göbeğini nasıl gizleyeceğini araştırıyor, benim deklanşöre bastığımın farkında olmadan :) Bu da benden size çekim backstage olsun :)



F- İntikam soğuk yenen bir yemektir Z!

22 Eylül 2012 Cumartesi

Moda Evi Vol.1 ; Balmain

Herkese kocaman kocaman sarılarak başlıyorum yazıma. Çok yoğun bir hafta yaşadım. Bu arada ben F. Bu yoğun haftanın sonunda hala kafa patlatmaya devam ediyorum. Ama zorlama bir şekilde değil içimden gelerek... Bu hafta girişimcilik eğitimi başladı. Hani Kosgeb'in düzenlediği duymuşsunuzdur. 6 Hafta sürecek. O konuyla ilgili detaylı bir post hazırlayacağım sunum günümden önce. :) Gelelim bugünün konusuna;

Haftaiçinde ünlü modaevleri ile ilgili kendimce bir veritabanı oluşturma isteği geldi bana. Prada'dan başladım. Nedenini bilmiyorum. İtalyanların moda anlayışını daha elegan bulduğumdan değil. (Ki daha eleganlar bence) Sonra Chanel ile devam ettim. Sonra da bu hazırladığım derlemeyi neden blogda paylaşmıyorum ki dedim. Bu sabah niyetim Prada hakkında mini mini bir yazı hazırlamaktı. Fakat gece rüyamda bu sezon bayıldığım Balmain bir pantolon gördüm. Nasıl gördüğümü hiç sormayın zira aklınızı almak istemem :) Ha bu arada pantolon şu;



Sonra neden ilk önce Balmain hakkında yazmıyorum dedim. Zira gerek tasarımcısı, gerek 2012-2013 sonbahar/kış koleksiyonu ele alındığında kişisel kanaatim ilk sırayı alması gerekiyor. Baştasarımcı Olivier Rousteing,






Balmain'de ikinci sezonunu geçiren 26 yaşında genç bir tasarımcı. Ama bu sezon genç yaşına aldırmaksızın (sanırım herkes aynı fikirdedir) bende "modanın dahi çocuğu" imajı çizdi.

Z- Lafı da sokarım diyosun yani?
F- :) Böyle bir ünvan varsa, Rousteing bunu sonuna kadar hakeden tek isim diyeyim en iyisi ben :)

Balmain'e özetle bakacak olursak;
İkinci dünya savaşı sonrası kurulmuş bir fransız moda evi. Pierre Balmain tarafından kurulmuş. Vakti zamanında dönemin Ava Gardner, Bridget Bardot, Ruth Ford gibi ünlü aktristlerini, first ladylerini giydirmesiyle ünlenmiş bir modaevi.



Monsieur Balmain'in ölümünden sonra 1982 de dümene sağ kolu Erik Mortensen geçiyor.






Daha sonra Oscar de la Renta  1993 yılında modaevinin başdizaynırı oluyor.


 Balenciaga ekolünden yetişmiş, Lanvin baştasarımcılığını yapmış De la Renta 2002 yılına kadar Balmain'in başında kalıyor. Kendinden önceki iki isim gibi modaevinin klasik ve lüks çizgisini devam ettiriyor.( Oscar de la Renta özellikle bridal kolleksiyonuyla büyüleyen bir marka. 2013 koleksiyonundaki bir parça aklımı aldı. mutlaka inceleyin)

2011 yılından itibaren Christophe Decarnin ile Balmain'de hava değişimi başlıyor.


Balmain'den önce Paco Rabanne'in sanat direktörü olan fransız Decarnin, devraldığı klasik çizgiyi, modern ve keskin hatlara başarılı bir biçimde dönüştürüyor. İdi.

Nisan 2011 tarihinden itibaren Balmain baş tasarımcısı Olivier Rousteing kişisel kanaatim olarak daha farklı bir stil getirdi. Bence 2013 kış koleksiyonu en az Pierre Balmain tasarımları kadar klasik ve lüks buna ek olarak güncel, hatta rock havası bile var denebilir.

Rousteing kış koleksiyonu için ilhamını; Richard Burton'ın Elizabeth Taylor'a hediye ettiği Faberge yumurtasından almış.





Son olarak huzurlarınızda Balmain 2012-2013 Sonbahar/Kış koleksiyonundan görüntüler...

























Koleksiyonun tamamı için buradan...

Herkese kucak dolusu sevgiler...


19 Eylül 2012 Çarşamba

Bursa'nın Yeni Konuğu M.A.C.

Herkesi kocaman öperek musmutlu postumuza başlayalım, zira bugün pek mutluyuz. Mutluyuz derken en çok Z mutlu aslında. Aylardır beklediği mağaza açılıyor. Ben de başımın etini artık yiyemeyeceği için mutluyum :)

Z- Ha sen plan yapmadın yani şunu alıcam, bunu alıcam diye?

Öhöm! Efendim konumuza dönersek; kozmetik harikası M.A.C. Bursamıza teşrif etti.

F- Nihayet sesini duydular tatlım.
Z- Gerçekten biliyorsun nasıl tutkulu bir biçimde istediğimi. Maillerime cevap vermeseler de sonuç olarak artık Bursa'dalar. Çok mutluyum :) (Bu durumdan eşim ne kadar mutlu olacak onu bilemiyorum tabii)
F- Asıl sen benim mutluluğumu bir düşün! Hem kocanın, hem benim ocağıma incir ağacı dikeceksin :)

 M.A.C. Bursa 1 Ekim itibariyle Zafer Plaza Avm'de açılıyor. Nerden biliyorsun derseniz; ahanda ispatı :)


Açılacağı söylentisi üzerine dün soluğu Zafer Plaza'da aldık. Sizler için fotoğraflayalım dedik, "bu iki şaşkın ne yapıyor" bakışlarına aldırmadan :) İspatımızla karşınızdayız. 2. çarşı katında, Benetton mağazasının sağ yanında. Tam açılış tarihini de M.A.C.'i arayarak öğrendik. Kısaca 1 Ekim'de biz oradayız.

F- Sadece 1 Ekim'de mi?
Z- Yok canııım, kovulana kadar tabiiki :)

Bu güzel haberin ardından Z ve ben liste hazırlayalım dedik fakat, Z'nin listesi hazırmış bile.

F- Allah sizi inandırsın, burdan İstanbul'a köprü olur o liste. Siz deyin, 30 cm., ben diyeyim 50 cm. Öyle uzun bir kağıt :)
Z- Abartma sadece 20 cm. :)

Z'nin listesi şöyle;



Z- Sadece bunlar değil, M.A.C. deki tüm allık ve rujları istiyorum.

Yayınladığımız bütün M.A.C fotoğrafları yeni keşfettiğim, blogunu baştan sona en az iki kez okuduğum, merakla yeni postlarını beklediğim Görkem Karman'ın süper bloğu Your Face My Canvas'tan alıntıdır. Makyajla ilgileniyorsanız mutlaka ziyaret edin.



Sevgili Görkem gibi bizde kendi far paletlerimizi oluşturacağımız günün gelmesini sabırsızlıkla bekliyoruz. Tabii bu uzun bir süreç :) Piyango çıkmadığı sürece :)

F'nin istek listesine gelirsek;
İlk önce far paletini oluşturmak. Renkler harika. Sonra güzel bir allık/ruj ikilisi istiyorum ben. Birazcık da fırça. Bu kadarcık :)

Z- Zaten hep "bu kadarcık" diye başlar. Kimi kandırıyorsun sen.
F- Ya sen beni nasıl bir manyaklığın içine çektin. Anlamadan kozmetik ağına düştüm :(
Z- Boyner'de "hadi makyaj yaptırıp, ürün deneyelim" derken iyiydi!
F- Hııııı. Eeee postu uzatmadan herkese öpücüklerimizi gönderelim bence :)

13 Eylül 2012 Perşembe

Çok değişik bir mim oldu yahu :)

Bu ara nasıl mim yazısı aşeriyordum bilemezsiniz. Az önce Supercellma balım tarafından mimlendik. Allahtan başka bişey isteseymişim olacakmış herhalde :) Bu arada maluunuz ben F. Genel bir konu hakkında ahkam kesmeyeceğim. Sadece soru cevap. Hadi başlayalım :)

Günün nasıl geçti?
Yapılacak bir ton iş olduğu halde miskinlik yaptım bu  saate kadar. Tam kalkıp maillere baktım. Mimlendiğimizi gördüm. Şimdi de post yazıyorum. Yani işler hala bekliyor :) Akşam da yaşadığım yerin kurtuluş günü şenlikleri var ve işler yarına kadar bekleyecek :)

İsim vermeden bahset... 
O kadar sıkıcı, o kadar pesimistsin ki; yanında vakit geçmek bilmiyor. Enerjim düşüyor resmen. Yanında bulunmaktan hoşlanmıyorum. Değiştirmeye çalışıyorum ama algın kapalı. Hayatında iyi şeyler olmasına izin versen de rahatlasak hep birlikte. Ama yok illa işi yokuşa süreceksin!

Neden hep cam kenarı?
Ne zaman koridora otursam saçma sapan şeyler yaşıyorum. O yüzden en temizi cam kenarı. Aslında en en temizi boş yan koltuk da neyse...

Bugün kendin için ne yaptın?
Of bugün süper bişey yaptım kendim için. Ligasız bamya pişirmeyi öğrendim. O kadar severim bamya yemeyi. Ama pişiremem. Artık öğrendim. Aslında bugün benim için biri daha bişey yaptı. Bay sevdicek Bio Oil buldu benim için Fransa'da. Hani şu çatlak gideren krem. Malumunuz kilo veriyorum ve ufak ufak çatlaklarım var. E Z'de hamile kalmaya karar verdi. Yani hayatımızı kurtaracak krem. :) Deneyip paylaşacağız sizlerle.

Twitter ana sayfanı aç ilk gözüne takılan?
     
Saniyenin 5'te 1'inde aşık olursunuz.

Düşün ki o bunu okuyacak
Emin ol ben de en az senin kadar çaba harcıyorum. Umarım aramızdaki herşey eskisi gibi olur. Bu arada mavi ojelerim çok güzel. Sen zevksizsin!

Kahkaha atmana sebep olan karikatürler
















Klavyeye bakmadan birşeyler yaz
 sebi sebiyorum. Ohannes yazamıyorum! Eskiden ne güzel yazardım bakmadan :( Hüzünlü bir mim oldu bu yahu

Bir cümle düşün, sonra kelimelerin yerini değiştirerek yaz
 düşünseydi sanırdım benim yanıldığımı herkes gibi

Ctrl+V yap
Saniyenin 5'te 1'inde aşık olursunuz.
Ne kadar üşengeçim yahu :) Copy+paste yapmışım :p

Geldik bir mimin sonuna. İsim vermiyorum. İsteyenler mimlesin kendini :) Çok eğlenceli konulardı. Cellmacığıma çok teşekkür ediyorum :) Öptüm çok çok... 

12 Eylül 2012 Çarşamba

Bir diy, bir dergi, iki film, bir su :)

Herkese selam. Ben F. Z den haber alınamıyor bir süredir farkındayım ama yapacak birşey yok. Çok yoğun bu sıralar. Bayram, tatil derken AÖF sınavları başladı, ders çalıştı. Bu hafta da küçük Ata'nın mevlütü için şehir dışında. Yani benimle başbaşa kaldınız. Tebrik ediyorum :) Kafa ütüleme konusunda master yaptım malum. Bu ara depresyonuma sebep dikiş dikemiyorum. Makinem de sağolsun bu konuda bana yardımcı olamıyor. Pek kötü dikmeye başladı bu sıra. Velhasıl ben de kendimi başka işlere verdim.

Uzun zamandır kutu kaplama aklımdaydı. Okunacak kitaplarım orta yerde öylece duruyor. Ve ben bu aralar pek okuyamıyorum. Bakıp bakıp sinir oluyorum. Dedim bari bir kutu yapayım sempatik birşey. Belki iştahlanır okurum. Ve dediğim gibi de oldu. Dün gece okudum biraz :)






Bakkal amcadan bir kutu ve kumaşçıdan kanvas bir kumaş alınır. Kapaklar kesilir, kumaş da kutu boyutunda kesilir ve mucize alet silikon tabancasıyla bir güzel yapıştırılır. Kitaplarıma gözüm gibi baktığımdan sebep, kutunun içi havalı plastikle kaplanır. Hani şu küçükken pıt pıt patlattığımız, beyaz eşyalardan çıkan. Kumaş ve plastiğin birleşim yerlerindeki kötü görüntü için de kalın bir kurdele geçilir kenarlara... Ve tataam


Kitaplarımı ve evyapımı bebişimi hazine kutuma yerleştirdikten sonra huzur buldum :)


Tam o sırada Z bir fotoğraf yolladı. L'officiel dergisi Türkiyede ilk sayısını çıkarmış. Merakla bekliyorduk. Bugün koşa koşa gidip aldım. Gerçekten süper olmuş dergi. Bayıldım. İçerik dopdolu. Ayrıca dünya moda merkezlerinden eki hazırlamışlar. Bakmaya doyamazsınız. Artıı Andrej Pejic! Sen nasıl bir hermafroditsin öyle!


Bugün dopdolu bir gün geçirdim bu arada. Uzun zamandır beklediğim film vizyona girdi cuma günü. Brave. Animasyon filmlerine bayılırım o bir tarafa da. Bu filme bittim resmen. Yeni Bridget Jones kızkurusu. Uzun zamandır arkadaş çevremde bebek konusu konuşuluyor ondan mıdır, içerisi çocuk-ebeveyn doluydu ondan mıdır bilemedim ama keşke küçük bir kız çocuğum olsaydıda onunla izleseydim dedim. Kısacası mükemmeldi! Bu arada baş kahraman Merida'yı Beren Saat seslendirmiş, pek de güzel olmuş, ayrıca 3D idi.


Film demişken dörtgözle beklediğim Hobbit de yakında vizyonda. Duymayan kalmamıştır ama ben yine de yazayım :) The Lord Of The Rings sevdalılarına :)



Şimdi demeyin sakın nasıl bir post oldu bu? Hani moda, güzellik, bakım nerede. Onunla ilgili de bir kelamım var. Aile hekimimize küçük bir ziyaret yaptım önemsiz bir konuda. Ne kadar zayıflamışsın dedi. Ben de birşey yapmadığımı sadece yemek yeme alışkanlığımı değiştirdiğimi söyledim. Atıl bey tam bir sağlıklı yaşam gurusu. Hemen öneri bombardımanına tuttu beni. Bolca su içmemi ama bu arada hergün mutlaka 2 bardak mineralli su içmemi söyledi. Asitli içeceklerle aram yok şu sıralar. Yani maden suyu içemiyorum. Ben de bu arkadaşı buldum market rafında.










Doğal zengin mineralli su. Soda gibi sert değil. Ve tadı da rahatsız etmiyor. Su gibi içiyorum günde iki bardak. Sudan mı psikolojik mi bilmiyorum ama cildim bu sıra pek güzel. Şiddetle tavsiye...



Geldik bir postun sonuna. Z'siz hiçbirşeyin tadı yok bu aralar. Haftaya pazartesiden itibaren eski mutlu mesut günlerimize döneceğiz umuyorum. O zamana kadar benlesiniz. Artık katlanıverin canım birkaçgün. Hem kocaman öperim ben sizi :)


8 Eylül 2012 Cumartesi

Z ve F neler mi yapıyor?

Herkese selam, ben F.
Bir önceki postta neden ortalarda görünmediğimizden bahsedeceğimi söylemiştim. Bu da bir açıklama postu olacak. Umarım çok uzatmam :)

Malumunuz bayramdan beri pek ortalarda yokuz. İkimizde yoğun günler geçirdik bayram telaşesini üstümüzden atamadan...

Benim çook uzaklardan bir arkadaşım geldi.

Z- Arkadaş?
F- Yahu yazayım mı açık açık müstakbel kocam die. Adam daha tek taşını almamış, Evlenme teklif etmemiş. Yahu ben siyah taş istiyorum bu arada bebeem. Çok büyük olmasına da gerek yok he-
Z- Heeey allahım gitti yine kafa. Konuya dön! Flörtün diyelim.
F- :) Liseli kızlara döndüm 31 yaşıma inat.

Efendim flörtüm geldi uzak yollardan. Uzun bir ara verdiğimiz ilişkimize kaldığımız yerden devam ediyoruz diyeyim ben, siz anlayın. :)

Z'nin de minik yeğeni Ata geldi. Şu ana kadar gördüğüm en tatlı bebek hiç abartmıyorum. Yani anlayacağınız ağır misafirlerimiz vardı.






Şepşeker bir bayram geçirdik. Bu yıl tüm sevdiklerimi gördüm bayramda. Son yıllarda yaşadığım en güzel bayramdı. Tabii sonrasında malum misafirimle güzel zamanlar geçirdik, hoş sohbetler yaptık.





Her zamanki gibi memleketi kurtardık. Sohbet konularımız maalesef güncel haberler oldu. Birçok şehit verdik malumunuz. (Allah mekanlarını cennet etsin) Okuması için ona kitaplar aldım. E ben seçince biraz siyasi oldu ama idare ediyor sanırım.





Yurtdışında tanıştığı bir stilistin kartvizitini almış benim için. Fikir alabileceğimi düşünmüş. Bu arada kartvizite bayıldım. Çok şirin.





Ve tabi resmi doğum tarihim 28 Ağustos. Bayram gibi bir doğumgünü geçirdim. Çok ama çok güzel ve özeldi. Bunlar çiçeklerim. Öncesinde canımın içi Z ile kutladık bol dedikodu eşliğinde.





Bursa'da henüz bilmediğim yerler de varmış. Saitabad bunlardan biri. Harika bir şelale var, ancak yaz sonu olduğu için çok fazla su yoktu. Ama gerçekten hayran kaldım. Bu arada verdiğim kilolar gözlerden kaçmasın lütfen. Kayıtlara geçsin!

Ve sonunda misafirimin dönüş vakti geldi. Geçen hafta cuma günü onu yolcu ettim. Aldım elime işimi; hani şu stras taş işlediğim organze kumaş vardı ya işte onu. Korkunç bir haberle yıkıldım. Zaten herşey bu kadar mükemmel olamazdı. Mutlaka bir problem olmalıydı. Kuzenimin vefat haberiyle depresyonun dibini gördüm. Korkunç günlerdi. 47 yaşında veda etti bize. Bugün ruhuna mevlid okundu. Yine ağladım, yine hırpalandım. Ama geçecek. Onu hep gülen yüzü, kahkahasıyla hatırlayacağım. Depresyon dolu günlerimde Z Kıbrısa küçük bir tatile kaçtı kocişiyle. Gelirgelmez sesimi duyunca anladı ne halde olduğumu. Hemen dışarı çıkardı beni. Kendime geldim.

İnsanın çevresinde sevdiklerinin olması inanılmaz bir mutluluk. Onlarsız bir hayatı düşleyemiyorum bile. Anneciğim o kadar metanetli ki yanında ağlamama bile izin vermedi. "Tanrı onu bizden daha çok sevdi" dedi hep. Yeğenini kaybetmiş olmasına rağmen beni toparlamaya çalıştı. Z aklımı oyaladı. Depresyon çukurundan çıkardı. Hala içimden birşeyler yapmak gelmiyor. Ama azimliyim. Yazıp yazmamak konusunda da epey düşündüm. Ama irini akıtmak gerek biliyorum. Umarım çok sıkmamışımdır. Öpüyorum kocaman...

F- Z?
Z- :(
F- Canımın içi!

5 Eylül 2012 Çarşamba

La luna diyesim var...

Herkese kucak dolusu sevgiler. Ben F. Şu anda yazıyor olabildiğime inanamıyorum bile. Zira neredeyse 2 haftadır hiçbirşey yazamadım. Sanırım neler olduğunu bir sonraki postta anlatacağım. (Çok uzun olacak bu postta yazarsam :))

Zorlu geçen haftanın sonunda nihayet bugün kendime gelip birşeyler dikebildim. Model ve kumaş tarzı için, Z ile gezmelerimizden birinde denediğim bir tunikten esinlendim. Kıymetlim gidip kumaşı bulmuş benim için :)

Z- O sırada sen neredesin? Nerede, ne yaptığını da anlat ama böyle olmaz ki!!!
F- Vallahi birsonraki postta yazacağım. Yemin ederim bak :)
Z- İyi peki, devam et o zaman.

Sonra; çok sevdiğim bir atletim var. "Tank top" denen şey. "Boksör atleti" olarak da bilinir. Üst beden için onu kalıp olarak kullandım. Alt ucunuda evaze (eğimli) biçimde biçtim. İki yan dikiş, omuz dikişleri ve döndürmelerden sonra nurtopu gibi bir üst parçam oldu.

Z- Fotoğraf çekmedin tabii.
F- Çekmez olurmuyum ruhuuummm.
Z- Yok bu kadar ara vermek yaramadı sana.
F- Özledim galiba seni
Z- Resimler diyorduk?

Şöyle ki;






Kumaşı ters olarak yatırdım. Kıvrık köşeden kumaşın yüzünü görüyorsunuz.





Sonra patron olarak kullandığım şörtün ana hatlarını çizdim. Dikkat ettiyseniz sol kenarı çizmedim. Tek bir kenarı çizip karşılık aldım ki, parça simetrik olsun.


Daha sonra ikiye katlayıp iğneledim. Biçtim. Böylece arka parça hazır oldu.


Aynı işlemi ön parça için de uyguladım. Ön ve arka parça dikime hazır hale geldi.

İğne teyeli.



Yan dikişleri kapattım.









Ve omuz dikişlerini kapattım.





Kol ve yaka döndürmelerini şöyle yaptım; kumaşın tersi siyah ve atmayan bir tür. O yüzden dışa kıvırdım. Maksat atraksiyon olsun :)




Etek ucunu 10 mm kıvırıp bastırdım.





Son olarak böyle görünüyordu. Üzerimde nasıl durduğuna gelince; onu Z ile buluştuğumuz vakit öğreneceğiz.


F- Ne kadar entrika dolu gizemli bir blog yaşantımız var farkındamısın?
Z- :) Çok çooook

Herkese kucak dolusu sevgiler...